YGS-LYS, Beklenti ve Aile Üçgeninde Öğrenci Psikolojisi

Çoğu insan iyi bir meslek sahibi olmak ister. Yaşamını kaliteli, sosyo ekonomik açıdan iyi ve yaşam beklentilerini karşılayabilecek bir yaşam sürmeyi hayal eder. Her insan bu yaşam standartlarını hak etmektedir. Ancak maalesef herkes için böyle bir yaşam söz konusu olamamaktadır. Aslında iyi meslek icra eden kişilere de ülkemizin ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Bu doğru orantının yer aldığı perspektifte öğrencilerden, ailelerin, öğretmenlerin ve çevrenin beklentileri giderek artmaktadır.

Her anne ve baba, evladının iyi bir yaşam sürmesini, iyi bir işinin olmasını, iyi şartlarda çalışmasını ister. Bu beklentilerde de olmak hakkıdır aslında ailelerin. Ancak bu beklentileri, zorlama, baskı ve dayatma gibi durumlarla öğrencilere hissettirmek; belki de öğrenci için büyük zorlukların başlangıcı olarak belirmektedir. “Ders çalış” , “Komşunun çocuğu şu kadar net yapmış, sen ne yaptın?” “Mühendislik okumalısın” “Öğretmen olup ne yapacaksın, para kazanacak meslekler seç” “Bu sene son şansın” gibi baskı, korku ve dayatma dolu yönlendirmeler ve zihin karışıklığı yaratacak konuşmalar öğrencilerin hem sınava adapte olmasını zorlamakta hem de beklentilere cevap vermeye çalışarak zihinsel zaman kaybı yaşamaktadır.

Aile, kendi anne ve babasından alamadığı desteği veya kendi çocukluk ve gençlik döneminde edinemediği başarıları çocukluklarının üzerinden sağlayarak, aslında kendi özlemlerini gidermenin yoluna gitmektedirler. Çocukları başarılı olduğunda kendileri başarılı olacak, çocukları iyi bir meslek sahibi olduklarında kendileri o meslek sahibi olmuşçasına mutlu olacaktır. Belki de çok acımasız bulacaksınız bu söylemlerimi ancak bana danışmaya gelen aile ve öğrencilerin çoğunda bunu gözlemlemekteyim.

Öğrenci açısından bakacak olursak, ailelerin, öğretmenlerin ve çevrenin bu beklentileri kendilerinde performans kaygısı dediğimiz sınav anında ve sonrasında yaşanılabilecek birçok psikolojik probleme davetiye çıkarabilmektedir. Öğrencinin yaşamında hiç olmayan bayılmaları, el titremeleri, heyecanlanmaları, panik atak durumları, takıntıları ve bunlara eklenebilecek birçok sorun bunlara örnek gösterilebilir.

1.6 milyon öğrencinin sınava girdiği bir sistemde öğrencilerin en ufak bir hatalarında binlerce kişiyi geriye gittiği bir sınavda; çocuklarımıza vereceğimiz, hissettireceğimiz olumsuz duygu ve durumlar öğrencilerin sınav esnasında hissedeceklerine yansıyacağını gözlemlemekteyiz.

Mutlu bir yaşam için mutlu bir mesleğin gerekli olmadığını ailelerimizin, öğretmenlerimizin ve çevremizin bilmesi; mutlu bir yaşam için kişinin sevdiği ve istediği bir mesleği yapabilmesinden geçtiğini unutmamaları gerekmektedir. Ekonomik birçok sebep sunarak “Biz çok sıkıntı çektik, evladım çekmesin” “Hayatta hep zorlanacak” “İyi bir meslek sahibi olmazsa, para kazanamayacak, evini geçindirmekte zorlanacak” gibi ifadeler kısmen doğru olsa da; ekonomik açıdan iyi olmasa da, zorluk çekse de yaşamını MUTLU bir şekilde devam ettiren çoğunluk olduğunu da unutmayalım.

Değerli anneler, babalar, öğretmenler ve yakın akrabalar; çocuklarımızı mekanikleştirmeyelim. Onların talep, istek, arzu ve dünyaya bakış açılarını öğrenmeye çalışalım. Onları “hissetmek” belki de en önemli görevlerimizdendir. Kendi zihnimizdekileri yavrularımıza dayatmak değil, kendi zihinlerindekileri ortaya çıkarmanın yolunu bulmak gerekir.

LYS Sınavına girecek öğrencilerimize başarılar, aile ve öğretmenlerine ise “koşulsuz kabul” temennileri diliyorum.

Mutlu Bir Yaşam Sizin Hakkınız..

Klinik Psikolog Sabri ÇAKAR
sabricakar@morita.com.tr
0224 247 67 17 – 05423407980
İhsaniye Mah. Kartallar Sok. No:4/B Kat:3 Nilüfer/BURSA

Yorum Alanı